Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




antman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
antman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Temmuz 2015 Salı

Günün Mutluluk Sebebi- 6

Üniversitede "Halkla İlişkiler" okudum ama zorunlu dersler dışında tüm dersleri Sinema bölümünden seçtim. Ki bu arada ben uzun yıllar "Gazetecilik" okumak için çalışmıştım. Masamda -kendisi evet benim meşhur çalışma masam olur- hep Ankara/Gaztecilik yazardı. Hedefim oydu. Tek tercih yapacaktım. Niyetim de oydu. Meğerse kader ağlarını örmüş, haberim yokmuş. Tercih günü bir şeyler değişti ve ben "halkla ilişkiler" yazdım. Hala gülerim bu tercihime çünkü bence oldukça asosyal biriyim :)
Bu yazının konusu tabii ki benim üniversite tercihlerim değil ama üniversitede çok sevdiğim bir bölüm olan; sinema.
"Dünya Sinema Tarihi" diye bir kitap vardı, Dost kitabevinden taksitle aldığım ilk kitaptı. Nasıl mutlu olmuştum, yurda kadar sarılarak gitmiştim.
Nejat Hoca iyiydi hoştu ama Hint sinemasını çok severdi. Ben daha çok senaryo derslerini severdim, Ali Hoca ile. Demek o zamandan belliymiş benim yazmaya olan hevesim.
Bir de okurken Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivalinde çalışmıştım. (Çok alakasız ama kabak mücverden orada nefret etmiştim, hala barışamadım kendisiyle) Elif Şafak'ın söyleşisine katılmış, azıcık kem küm ile yanına gidip "merhaba" diyebilmiştim.
Sinema deyince hep aklıma üniversite yıllarım gelir."Film, sinemada ve yalnız olarak izlenir." Bilin bakalım bu şahane cümle kime ait :) O zamanlar hep "sanat" filmleri izlerdim ve yanımda birilerinin olmasına, mısır bile yenmesine dayanamazdım. Bir de nedendir bilinmez korku filmlerini de izlemekten hoşlanırdım. Şimdi fragmanına bile bakamıyorum. Haftada 1 kez sinemeya gitsem kendimi eksik hissederdim. Bak yazınca bile çok değişik geldi. "Bu ben miyim?" dedim. Metropol sinemasının karşısında da içinde tavşanları olan bir çocuk kitapçısı vardı. Sinema öncesi rutinlerimden biriydi. AVM olmadığından sinemaya hep Kızılayda giderdim. Hele ki Kızılırmak sineması. Eskidir ama bence gerçek sinema orasıdır.
Hatta o dönem Sinema dergilerim vardı, satır satır okurdum, notlar alırdım. İleride sinemayla ilgili bir şeyler yapacağımdan da çok emindim. Bak şimdi :)

Zamanla sinemadan biraz uzaklaştım. Bana göre "nitelikli" yapımlar azaldı, bilet fiyatları çok arttı, Kızılaydaki sinemalar kapandı... Uzaktan bir izleyici haline geldim.
Vizyonda ne olduğunu, oyuncuları, bağımsız yapımları hep takip etsem de son yıllarda bu durumda da azalma olmuştu.
2013 yılının Aralık ayı(galiba 26sı falan) Hobbit'i izlemeye gittik, Elif karnımdayken.
Bir daha da sinema yüzü göremedik :/
Ta ki...
Dün akşama kadar.
Çeşitli faktörlerin de etkisiyle şimdiye kadar Elifi bırakıp bir yerlere gidemiyorduk (merkeze uzak oturmamız, Elifin biberon almaması, uyku problemleri vs)
Annemler buradayken 19 ay sonra filme gidelim dedik. Tam da o gün yani dün öğretmeni çıkışta "bugün sizi aradı" deyip içimi cızlatana kadar :/ Vicdanımla başbaşa kalacak vaktim pek olmadı, kendimizi sinemada bulduk.
Aklım hep Elifte kaldı, zaten tüm gün görüşemedik diye.
Film tercihimiz Marvel'den oldu: "Antman"
Bir x-man değil tabii ki ama yine de 19 ay sonra sinemada olmak ve film izlemek çok güzeldi.
Eski düşüncem çoktan değişti: "Film, mısır yenerek izlenir"e evrildi. Bana sinemadaki mısırlar çok yağlı ve tuzlu gelir, o yüzden evde yağsız tuzsuz patlatırdım, onu götürürdüm sinemaya ama dünkü mısır çok hoşuma gitti :) Çıkışta bir de baktım çenemde şahane bir mısır yağı sivilcesi çıkmış bile :)
Kısacası dünkü mutluluk sebebim 19 ay sonra sinemaya gitmek oldu :)
Darısı inşallah bir 19 ay daha beklemeden gideceğimiz diğer filmlere.
Yok hani bir kıvırcık bize doğum günü hediyesi olarak "Ben Elife bakarım, siz sinemaya gidersiniz" diye söz vermişti.
Evinde hem kedisi hem köpeği de olduğuna göre Elife bakmasına bile gerek yok, üçünü salona salsa Elif oyalanır zaten :)
Bir de dün etrafta çok havalı bir şekilde dolandım, bana özel çizim bir çantam vardı çünkü, yaşasın Özlem :)

Devamını oku »