Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




your time etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
your time etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2016 Cuma

Yevgeni Onyegin / Bale

Bloguma gittiğim bale hakkında yorum da yazacakmışım demek, vay be!
Bale ile ilgili daha önce ne yazmışım diye bloguma baktım. Şu yazıda yeni sezon açılışını kutlamışım, bu yazıda da Elif'in şu ara "kıppır kıppır" diye telafuz ettiği kitabı tanıtmışım. Hatta bu kitap tanıtımında kendi bale gösterimden fotoğraf bile eklemişim. Önceki sezonlarda izlediğim temsilleri de keşke ekleseymişim, şu an ne izlediğimi tam hatırlamıyorum. Aklımda kalan en güzel bale Üç Silahşörler, opera da Aida ve La Boheme olmuş. (hepsini ayrı ayrı tavsiye ederim, pek güzellerdi, La Boheme'de ağlamayan izleyici yoktu sanırım)
Ev-kreş-iş koşturmacasında hiç aklıma gelmeyen bir şeydi baleye gitmek. Daha doğrusu can bu çekiyor ama saati geç, eve çok uzak, araba kullanamıyorum bahaneleriyle hiç alıcı gözle bakmamıştım bu etkinliklere. Derken Sevda'nın şu yazısını okuyunca "gitmeliyim ve izlemeliyim" dedim. Bileti etkinliğe birkaç gün kala almaya niyetlendiğim için "sadece arkalar mı var ki?" dedim ama neticede güzel bir koltuk bulabildim kendime.
İş çıkışı eve mi gitsem diye ikilemde kaldım, sanki ev bensiz olunca yapamaz gibi geldi. Karabalık sağolsun bu konularda beni hep itekleyici olmuştur.
"Sen önce beni al, baleden vazgeçtim ben, Elif'i özledim" mesajıma karşılık "Çoktan yola çıktım. Elifle "baba-kız"gecesi yapacağız, sana iyi eğlenceler, bizi düşünme" mesajını görünce yahu Esoş ne duruyorsun dedim. Koş önce Kızılay'a :) Ayak üstü yenen simitten sonra kendimi birkaç kırtasiye ve Dost'a attım. Dost'un çocuk kitapları bölümünü sahiden sevmiyorum. İnsanda "biraz daha kalayım, yeni kitaplara göz atayım" duygusu hiç uyandırmıyor. O bölümü bana verseler Kare'deki gibi, ne de güzel düzenlerim ve çocuklar için bir alan yaratırım. (olay oraya sadece iki sandalye koymak değil!) Neyse ben geç kalmayayım diye atladım otobüse ve gittim Operaya, saat 18.40 :) Görevliden biletimi aldım ama güvenlik kapının 19.00da açıldığını söyleyince etrafı izledim biraz. Eski anıları, karabalıkla gelişlerimizi andım. Güzel anılardı :)
Biraz fotoğraf biraz heyecan biraz da kitap okuma derken oyun başladı. Öncesinde konuyu okumuştum kitapçıktan (önceden konuyu hiç okumadan izlerdim, o daha iyiymiş, okuyunca beklenti oluşuyor)

- Kitapçıktan bir tane alabilir miyim?
- Paralı yalnız hanfendi o!
-Tamam, var param  :)
Bu diyalog da yaşandı bu arada. Görevli kız beni lise olmadı üniversite öğrencisi sanıp param olmadığını düşündü galiba ki bu çıkışa gerek yoktu zaten parasını verecektim :)
Bu kadar girişten sonra oyundan bahsedecek olursam -daha big bang'e gitmemiştim oysa!- beni fazlasıyla tatmin etti. Başroldeki erkek ve kadın balerinin kareografilerinden daha çok mimiklerine bayıldım. Sözsüz bir oyunda hayal kırıklığı, kibir, utanma, üzüntü, mutluluk, isyan... ancak bu kadar güzel verilebilirdi. Orkestra, müzikler ise şahaneydi. Bir ara kalbimin güm gümünü duyduğuma bile eminim. (müziğe ritm tutarken)
Çıkışta Selcen ve tatlı kızı Çağla ile dönüş yolunu tamamladık. Çağla'nın baleden bahsederken gözlerindeki ışıltıyı görmeyi seviyorum.
Şunu anladım, bensiz de ev dönüyor, kaçırmak istemediğim temsilleri güzel bir ayarlama ile ben de izleyebilirim.
Zaten kendime doğum günü hediyesi aldığım bir etkinlik biletim daha var cumartesi için. Kalbim pır pır, inşallah gidebilirim ve onu da bloguma heyecanla yazarım.
Bir balerinle sohbet edebilmeyi çok isterdim bu arada, kafamda çok soru birikti. İlk sorum da şu olurdu herhalde: "Bale yaparken ne hissediyorsunuz?"
Bale deyince aklıma "Siyağ Kuğu" ve Natalie Portman'ın oyunculuğu geldi, o da harikaydı.
Bu sezon başka temsile gidebilir miyim bilmiyorum ama bu etkinlikten beni haberdar eden Sevda'ya, bana destek olan karabalığıma, yol arkadaşım Selcen ve Çağla'ya çok teşekkürler :)
* Ben mi obur biriyim bilmiyorum ama "Yevgeni Onyegin" dedikçe sizin de aklınıza "Yengen" gelip karnınızı acıktırmıyor mu :)


Devamını oku »