Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




31 Aralık 2013 Salı

Yılın Şarkısı: Don't Worry Be Happy / Bobby Mcferrin :)

Bu şarkı benim için "günün şarkısı" olmakla kalamazdı, ben de "yılın şarkısı" seçtim kendisini :) Sene kaç hatırlamıyorum ama ben ortaokul-lisedeydim bu şarkıyla tanıştığımda. İngilizcem de öyle ortalığı yakmıyor, kendini ancak ısıtıyor. Ama bu şarkının sözlerini dinleyince anlıyorum, yumuşak bir tonda söylüyor çünkü amca sanki ben anlayayım diye :)
İlkler ve enler sıralamasını pek yapamam çünkü değişir benim listem ama bu şarkı en en en sevdiğim şarkıların arasında ilk 3te(hani ilk sırada diyeceğim neredeyse)
Ne zaman canım sıkılsa ya da tam tersi neşeli olsam bu şarkıyı dinlerim:


"İn every life we have some trouble,
But when you worry,
You make it double,
So dont worry...
Be happy :)"

Yeni yıl hepimize sağlık, mutluluk, neşe, kahve, kitap, kedi mırlaması getirsin :)
Devamını oku »

30 Aralık 2013 Pazartesi

Yeni Yıl Dilekleri - 2014 :)

Yıl boyunca bakmak aklıma gelmese de yeni yıl için dileklerde bulunma vaktidir :)
Geçen seneki dileklerimin bir kısmını yapabilmiş olmaktan haklı bir gurur duymakla beraber, "aaa bunu ben mi yazmışım" dediklerim de var içlerinde.
Gelelim 2014'ten istediklerime/kendime not düştüklerime :
- Birinci sırayı sağlıktan başka bir şeye vermem pek mümkün değil. Ne de olsa gerçekten de her şeyin başı sağlık... Sana, bana, bize, hepimize sağlıklı bir yıl olsun...
- Bu sene denizi daha daha çok görmeyi, kokusunu doya doya içime çekmeyi, karşısında oturup uzunca denizi seyretmeyi kısaca ben denizi istiyorum arkadaş :)
- İnanılmaz sportif ve atletik (!) vücudumu bu sene için daha gerçekçi bir planla mümkünse sadece yürüyüş hani belki arada yüzme ile hızlandırabilirim.
- Geçen sene tencere ve tava ile tanışmaktan bahsetmişim. Evet 2013te tanıştık sonunda.. Bu sene bu tanışıklığı pratik tariflerle pekiştirmeyi düşünüyorum. (salçalı makarna mesela dersem ne komik olurdu değil mi :P)
- Başladığım ve bitirmediğim kitapları bitirme. Kütüphanedeki okumak istediğim kitapları eritme ve yepyeni kitaplara yer açmak istiyorum. Ama bunu "hadi sen de bit" diye değil de...canım istediğinde ve tadına vararak yapmak daha cazip yoksa cidden bir görev gibi olacak, bu da sıkıcı bir şey olur.
- Eve yakın olan kütüphaneden daha çok kitap ödünç almak niyetindeyim. Çocuk kitapları bölümü hiç fena değil.. Her ne kadar görevli bana hala "çocuğunuz kaç yaşındaydı" deyip gözlerimi devirmeme sebep olsa da yılmak yok :)
- Bu arada okuduğum kitapları neden buraya iki satır da olsa yazmıyorum sorusunun en basit cevabı: unutuyorum... Ben onları yazana kadar aklımdan çıkıyor. Bu durum yakın zamanda düzelirse, umudum, süüppper kitaplar hakkında haaarika yazılarıma dönmek.
- Fotoğraf makinemle 2013te neredeyse hiç karşılaşmadık..evimiz çok büyük ondan :) Şaka bir yana, bu sene bir inanılmaz kararlıyım şahane ötesi fotoğraflarla dönmeye..(gittiğim yer neresiyse artık)
- Hayalimdeki işe birkaç adım birden yaklaşmak :)
- Daha da çok film izlemek istiyorum ama bakalım... :)
- Lokumu evde her kaybettiğimde daha önce baktığım yerlerde bulamayınca "daha da saklanacak yer yok ki" şaşırmasından kurtulayım artık... Lokum'un bildiği ama bizim bilmediğimiz evin gizli köşeleri hala var!
- Geçen gün yazdığım kartpostal faaliyetini pek sevdim, arada aklıma estikçe yapayım böyle faaliyetler sizlerle paylaşayım diyorum, ne dersiniz?

Sevgili Kardan Adam, ben de seni çok seviyorum :)
2013 yılını ben de pek çok sebepten pek sevemedim. Kendimce aydınlanmalar yaşadım, yenilikler keşfettim, yepyeni insanlarla tanıştım (sanırım bu kısım en sevdiğim oldu) ama ağzımda bir garip tat bıraktı 2013.
Sevgili 2014 senden çok uçuk kaçık şeyler beklemiyorum. Biraz dengeli gidelim, sevdiklerimiz yanımızda olsun, tatlı güzellikler yaşayalım, sağlığımızı koruyalım...öyle geçinip gidelim işte olur mu?
YENİ YILDA KESTANE KEBAP YAPMAYI UNUTMAYIIIIN :p




Devamını oku »

25 Aralık 2013 Çarşamba

İş Hayatında 5 yıl...

Sanki 5 değil de 25 yıl olmuş gibi yazmayacağım, daha doğrusu yazmamaya çalışacağım ama her şey...
Soğuk bir Aralık gününde başladı.
İnternette ilanı gördüm ve anında "beni almazlar ki" diye başvurmaktan vazgeçtim. Oysaki annem, kendine güvenen insan, "mutlaka başvur" dedi.
Başvurdum, ilk 5'e kaldım, sınava girdim ve sanırım "nasılsa kazanamam sakinliğimden" kazandım :) İlk iş günümde Bolu'da karda mahsur kaldım. İşte böyle başladı hikayemiz şu an çalıştığım yer ile. Bir birimde 3,5 yıl çalıştıktan sonra orası kapanınca ona yakın başka bir birime geçtim ve tesadüfe bakın ki hala alışamadım :) 5 yılımı şaka maka doldurunca şööyle bir geriye dönüp bakmak geldi aklıma, ne alaka bilmiyorum ama...
- İlk gün aniden toplantıya girmem gerekti ve toplantı gece 11de bitti, eve gittiğimde annem "bu nasıl iş" demişti :)
- Bir anda herkesle tanışma, ismini hatırlama süreci ve nedendir bilinmez hep gülümseme ihtiyacı.. (sıkıldığım zamanlarda bastırdığım duygularımın açığa vurumu bence)
- Her gün "ne giyeceğim ki ben" durumu! (oysa ki ben kot ve t-shirtlerimle ne rahattım.Bir süre sonra  işyerine de converse ayakkabılarımı giyebilecektim ama bunu henüz keşfetmemiştim)
- "Ne iş olsa yaparım" dan sağlam bir iş tanımına geçişle beraber ne olduğunu şaşırma ve hep yalnız çalışma
- "Güvenme dostum..İşyerinde kimselere güvenme" dediklerinde hiçbir şey anlamamıştım ama şimdi aynı cümleyi ben yeni başlayanlara kuruyorum.
- Erkekler kızlara göre kesinlikle çok daha iyi bir arkadaş/sırdaş/kahve muhabbetçisi :)
- 1 yılın sonunda ben: "E ben burayı sevmedim ki.. Maaşı iyi ama ben kesin ayrılacağım buradan. Neyse şimdilik kimseye söylemeyeyim.şşşş"
- 2 yılın sonunda ben: "Yok ayrılacağım da dur bir şu işleri de halledeyim"... (kandır bakalım kendini)
- 3 Yılın sonunda ben: "Aslında bir yerde alıştım bile sayılır ama yok yok mutlu değilim pek; gerçi arkadaşlarımı da seviyorum..."
- 4 yılın sonunda ben (yeni birime de geçmiş, eski arkadaşlarımdan eser kalmamış) "Nereye geldiiiim ben, gidiyorum buradan kesin..ahanda bak gidiyorum..şimdi çıkıyorum şu kapıdan..." (sessizlik dönemi bitmiş, aileye ve çevreye 'ben ayrılıyorum işten' mesajları verilmiş...)
- 5 yılın sonunda ben: Sizce ne diyor olabilirim? :)

Ha geldim ha gidiyordum derken 5 yılımı bitirmişim burada. Şimdi sakinlik dönemimi yaşıyorum. Aklımdan bir şeyler geçiyor ama bekliyorum. Ve bu arada kendimi tüketmemeyi öğrendim. İşte bu kendim için yaptığım en iyi şey oldu.. Gerçi hala pazartesileri Lokumla anlaşma yapmaya çalışıyorum, işe benim yerime sen git diye ama orası ayrı :)
İş ortamını azcık daha nasıl güzel/keyifli hale getirdim? (farkında olmadan)
- Her öğlen aşırı buz olmadığı müddetçe çok soğuk da olsa lahana gibi giyinip çıktım yürüdüm, hem etrafıma baktım hem de beni mutlu edecek 1 şey arandım ve buldum da sanki :)

- Öğle aralarında yürüyüş sonrası kendimi pastane muhabbetlerine attım, bazen dinledim bazen dinlendim :) Arada da kitap okudum :) Hele ki parkta okuduğum kitapların tadı başka..
- Beni mutlu edecek arkadaşlar edindim:

- Güneşi pek ıskalamamaya çalıştım:
- Kendime mutlak 1 iyilik yaptım:)
- Bilgisayar masaüstüme güzel mesajlar yükledim:
- Güzel şarkılar dinleyip "Günün Şarkısı" listesine eklemeler yaptım :)
Sanmayın ki bir anda sevgi pıtırcığı oldum. Sadece beni yoran mücadeleyi bırakıp, an'ı yaşamaya ve ne olursa olsun günümü güzel yapmaya çalıştım/çalışıyorum. Arada bunu yaparken çok yoruluyorum, pes ediyorum ama geçmişe öpücük göndermeyi de ihmal etmiyorum:
Hayalimdeki işi de unutmadım; sanki her gün ona biraz daha yaklaşıyorum. Ne zaman olur bilemem ama hayallerimde de olsa denizin ortasında kitap okumaya çıkıyorum :)

HERKESE HAYALİNDEKİ İŞİ SEVEREK YAPABİLME CESARETİ VE AZMİ DİLERİM(Z) :)
Devamını oku »

24 Aralık 2013 Salı

Yeniyıl/ Kartpostal/ Anaokulu :)

Ben anaokuluna ya da kreşe hiç gitmedim.
Yani yalan olmasın 1 gün gittim ve oradaki şişman kız beni duvara yapıştırınca korktum ve bu bahaneyle 5,5 yaşında ilkokulun yolunu tuttum. Ki annem zaten meyilliymiş buna yani aynı okulda olmamıza :( Hal böyle olunca minik motor becerilerim pek ilerlemedi ( ya da ben kendimi kandırıyorum, bunun başka sebebi var) Yani bana ne kadar uzaktan hoş görünse de dikiş, nakış hatta makasla bir şeyleri detaylı kesmek bile zulüm geldi. O kadar yani...
Ama kartpostal severim hem de çok.
Zihnimdeki postacı imgesi hep "bisikletli, gülümseyen ve iyi haberler getiren şapkalı postacı amca"dır. Oysa şimdi sadece faturaları dağıtıyorlar sanırım. Bloglarda ara ara çok güzel etkinlikler oluyor. Kimi aynı anda kitap okuyor kimi de birbirine kartpostal gönderiyor :) Ben de Gretanın Kelebeklerinin peşine takılıp kartpostal göndermeye karar verdim. Hem de postacı amcayı sevindirmek istedim. Ama;
1. İstediğim gibi kartpostal bulamadım
2. İnternetteki hazır şablonları pek sevmedim.
3. Bir yerden başlayınca aslında tanıdığım ve sevdiğim herkese göndermek istedim. (daha çok postacı amca mutluluğu)
Peki ne yapmalıydım?
İnternetten sevimli bir şeyler buldum ve onların çıktısını aldım.
İncik cincik kesilecek olanları evdeki diğer 1 Balık'a devrettim :)) (evet yaptım bunu)
Ve ortaya neşeli bir anaokulu etkinliği çıktı. Lokum'un burnunun bir ara Pritt'e yapışacağından korksam da kazasız atlattık bu işi de.
Yaparak keyif aldığım için gaza gelip aile fertlerine, geniş aileye, tanıdığa eşe dosta derken toplamda 40 civarı kart hazırladım(k)
Umarım kartpostal gönderdiklerim de kartlarını sevmişlerdir.
Yukarıdaki acıklı girişi de yazdım ki "ya bu kız da kes-yapıştır yapıp işin kolayına kaçmış" demeyin, kendimce zor olan bir şey yaptım aslında :)) *Teşekkürler sevgili Greta
** Unuttuğum dostlar, kusura bakmasın. Bir de postadaki kayıplara üzülürüm ama umarım yeniyıl civarı herkesin kartı eline geçmiş olur :)


Bu vesileyle, henüz erken de olsa Yeniyılınızı kutlamak isterim. Önümüzdeki günlerde unutmazsam niyetim geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yeniyıl dileklerimi yazmak.
O zamana kadar sağlıklı, mutlu, bol kahkahalı, kitaplı, patili harika bir yıl dilerim sevgili Blog :)
Devamını oku »

23 Aralık 2013 Pazartesi

Film Önerisi #4: Dirty Dancing :)

Eski bir film aslında. Başka birçok filme de referans olmuş özellikle de dans ile ilgili filmlere. (Bkz:2. film önerisi :)
Biz hayretler olsun ki yeni izledik.
Bir Carlos Sauro değil belki ama keyifli bir film.
Ben en çok kızın babasına "ama sen de beni hayal kırıklığına uğrattın baba" sahnesini sevdim yani orada duygulandım. Gerisi de sizin izlencenize kalsın :)
Fragmanı:

Konusu: 
Bir yaz kampında dans öğretmenliği yapan Johnny Castle, iş dışında kalan vakitlerinde de diğer dansçılarla dans etmektedir. Baby olarak tanınan genç bir kız Johnny'e aşık olur ve onun hem sevgilisi hem de dans partneri olur.
80'li yılların önemli filmlerinden biri sayılabilecek yapım, 1988'de en iyi şarkı dalında Oscar ödülünü 'The Time of My Life' şarkısıyla kazanmış.


İşin içinde nostalji, dans, ilk aşk olunca seyrinin kötü olması pek mümkün değil hele ki başroldeki ablanın o şaşkın halleriyle :)
Müzikleri de oldukça güzel..


HERKESE İYİ SEYİRLER :)
Devamını oku »

20 Aralık 2013 Cuma

Günün Şarkısı: Yamore / Cesaria Evore- Salif Keita

Bugünlerde Ankara soğuk.
Pardon sadece soğuk mu dedim?
Hava bildiğin buz gibi hatta ayaz...
Böyle olunca benim malum yürüyüşler, öğle arası piknik yapma, bankta kedi misali kıvrılma şansım azalıyor.
Güneş de yoksa iç ısıtacak bir şeyler arıyor insan.
Müzik de bunlardan biri elbette.
Günün şarkısı da bu ara çok sevdiğim  Cesaria abladan gelsin:

Şarkı ne anlatıyor, hüzünlü müdür aslında bilmiyorum-yine- ama melodisi hoşuma gidiyor ve hatta güç veriyor, eğlendiriyor :)

Unutmadan;
HERKESE GÜNEŞLİ, MUSMUTLU, HARİKA BİR HAFTA SONU DİLERİM(Z) :)
Devamını oku »