Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




10 Eylül 2014 Çarşamba

Sevgili Lokum,

Öncelikle senden çokça ama birçokça özür diliyorum.
Sen benim hayatıma çok güzel anlamlar katarken ben seninle ilgilenemedim.
Kedi fobimin tavan yaptığı bir sırada tanıştık seninle.
Seni ilk gördüğümde anlamıştım çok güzel günler yaşayacağımızı ama korkmuştum da.
Hep ürkek bakışlıydın hala da öylesin.
Dilerim yeni hayatında yepyeni kediler, insanlar, mırlamalar, yemekler, eğlenmeler olur.
Dilerim hep çok mutlu olursun.
"Elif geldi sen gittin" demek değil bu aslında ama kendime bile anlatamıyorum durumu.
Karabalığa olan aşkının onun alerjisini daha da derinleştireceğini ve ilaçla geçmeyecek boyuta geleceğini hiçbirimiz bilmiyorduk.
Elifle beraber büyüyeceğinizi hayal etmiştim hep; yapamadım/beceremedim onu da.
Öncesinde yastık niyetine yattığım o harika tüylerin gün geldi "acaba Elif'e zararı olur mu?" dediğim bir hale büründü.
O kadar çok "asla" demişim ki: "Asla Lokumdan kendi rızamla ayrılmam hele ki bebeğimiz geldi diye... ASLA."
Büyük konuşmuşum hem de çok.
Hayatıma o kadar çok güzellik kattın ki biliyorum seninle burun-burun yapmadığımız her gün bir yanım eksik kalacak.
Ve belki de çok pişman olacağız bu karardan. Ama karabalığın nefes alamadığını görmeye de artık dayanamıyorum.
Bana kırgın olduğunu biliyorum.
Ben olsam ben de kendime kırılırdım.
Sahiden de ayrılık kısmını beceremediğime göre hayatıma yeni canlılar almamam lazım.
Kalbimde sadece senin doldurduğun bir yer vardı; şimdi boşalmadı sen hala oradasın.
Sen hep orada olacaksın.
Sen iyi ki girmişsin benim hayatıma. Umarım sen de benim için aynı şekilde düşünürsün.
Belki bir gün...
Hiç bir şey anlamadığını biliyorum.
Umarım beni affedersin.
Seni çok özleyeceğim.
Seni çok seviyorum canım kızım, tüy yumağım...

Devamını oku »

8 Eylül 2014 Pazartesi

Anne(lik) Sohbetleri : Sinem & Bade :)

"Ne kadar yavaş; o kadar hızlı..." :)
Bugünlerde Dost kitabevine gitsem çocuk kitapları bölümünde aynı kitaba el atabiliriz diye düşünüyorum Sinem için :) Tatlı Badeliko'nun ahenkle dans eden saçlarına bayılıyorum. (maşallah diyeyim de ben) Ve tabii giydiklerine. Çünkü Bade "giydiranneeee" diyor; bize de keyifli bir sohbet kalıyor :)

Sinem Merhaba;
Yepyeni 1 yaşınız kutlu & mutlu olsun. Oradan başlayayım; ay dönümlerinde bile çok değişiyor bebekler. Yıl dönümünde neler değişti hayatınızda?
Yıldönümünde ne zaman gelecekler acaba diye merakla beklediğimiz dişler geldi.Dişlerle birlikte sancılar,sancılarla birlikte gelen tuhaf  huylar,yemek yeme biçimini ve daha pek çok şey değişti diyebilirim.

Annelik maceran nasıl başladı?
2012 senesinin Ekim ayında hayatımın en güzel haberini aldım ve bir bebeğim olacağını öğrendim sonrasında keyifli bir hamilelik dönemi geçirdim.

Doğum hikayeni anlatabilir misin?
40.haftamı doldurmuş 41'in ortalarındaydım kendimi normal doğuma şartladığım için merakla geleceği günü bekledim ancak ne bir sancı hissettim ne de farklı bir belirti oldu.Son muayenemde artık daha fazla bekleyemeyeceğimi söyledim doktora ve bunu söyledikten 1 saat sonra ameliyathanede buldum kendimi.Genel anestezi uygulandı ve son duyduğum cümle "İyi uykular"dan hemen sonra kendi ağlama sesime uyandım.Hiç bu kadar endişelendiğimi hatırlamıyorum,tek başımaydım içimde tuhaf bir yokluk hissi! Biraz kendi sesimi dindirmeye başlamıştım ki dışardan gelen sesleri duydum.Annemdi! Neden çıkarmıyosunuz giricem diye bağırıyordu.O an hissetiklerimin tarifi yok.Sürekli bebeğim diye sayıklıyordum.Nasıl? İyi mi! Götürün beni!!! Ve kapı açıldı,ilk gördüğüm kişi annemdi sonra ailem,dostlar! Herkesin yüzüne bakıyordum tek tek ve "Sinem çok güzel bir kızın oldu" Çok sağlıklı,tıpkı sana benziyor!!! İşte bütün kaygılarımın sona erdiği andı o an! Asansörde  çıkarken eşimin yüzündeki mutluluk benim sürekli soru sormam derken odaya geldik bir kaç dakika sonra Bade geldi.Sevindiğim,hüzünlendiğim,şaşırdığım,üzüldüğüm,kızdığım ve şimdi yazamadığım ne varsa tüm duygular biranda silinmiş yerini tarif edemeyeceğim bir mutluluğa bırakmıştı.

Bade ile aranızda “ilk görüşte aşk” mı yaşandı? :)
İlk görüşte aşk,hayat,nefes...

Loğusalık günlerinde yanında birileri var mıydı? Hangi konularda zorlandın?
Lohusalık yaşamadım.Daha doğrusu yaşayamadım.Annem ve teyzem vardı yanımda ancak ben tüm sorumluluğu almıştım çoktan.Bade'yle çok keyifli bir bağ vardı aramızda.Emzirdiğim dönem hayatım boyunca unutamayacağım en kutsal zamanlardı.Bu süreçte ona her anlamda iyi bir anne olabilmek için kendimi sürekli motive etmeye çalıştım.Tabi sonrasında özellikle 6.ay sonrası travmalarım oldu.Fakat aşılamayacak durumlar değil.Tedavisi çok kolaydı.Onun gözümün içine bakıp benimle iletişim kurması ve gülücüğü...
Bade’ye kendi tasarladığın/diktiğin kıyafetler giydiriyorsun sanırım değil mi? Bu merak/hobi nasıl başladı?
Hamilelik dönemimde dikiş kursuna gittim.Konservatuvar-Sinema Tv eğitimleri sonrasında yoğun tempo iş derken çok eski zamanlarda şevkle yaptığım çizimlerimi ve dikiş hevesimi ötelemek zorunda kalmıştım.Benimde çoğu kadın gibi çocukluk dönemim bebeklerime elbiseler dikerek geçmişti.Neticede bu özlemimi Bade gibi bir modelle gidermek çok keyifli.Yaklaşık 6 ay önce vintage bebek giysileri tasarladım.Çok yakında yeni koleksiyonumu yaratma sürecine giricem.

Bu ara gündeminizde yeme-içme halleri var sanırım. Bade en çok neleri seviyor? (sevmediklerini de sorsam mı bilemedim :)
Yaşına kadar sevmediği hiçbir şey yoktu diyebilirim.12.aydan sonra makarna-karpuz ve krep üçgeninde dolaştık.Şimdi şimdi eski yeme alışkanlığına dönüyor.

Müzikli bir oyun grubuna katılıyorsunuz bildiğim kadarıyla. Bade kaç aylıkken başladınız? Orada neler yaptınız ve Bade de ne gibi değişimler gözlemledin?
Müzikli bir oyun grubuna katılmıyoruz :) 6.ayından itibaren ebeveyn katılımlı bebek-çocuk gelişim programı uygulayan çok güzel bir okula gidiyoruz.KindyRoo Ataşehir bizim gelişimimizde bir dönüm noktasıdır.Onun dışında bu yıl okulun alt katında bulunan ve yeni açılan AtölyeRoo'ya katılıcaz.

Çocuk kitaplarından dolayı yolumuz kesişmişti; çok mutluyum. Bade ile birlikte okuduğunuz/sevdiğiniz kitaplar neler? (Tavşan Peter ile başlayalım :)
Çocuk kitapları Bade'den önce girdi hayatıma.Okumaktan büyük zevk alıyorum ve hayal dünyamı şenlendiren cümleler renk katıyor hayatıma.Çocuk kitapları olarak kategorize edilmek zorunda olsalarda onlar 30 yaşındaki Sinem'i mutlu ediyor ve dolaylı olarak henüz farkında olamasakta Bade'ye bulaşıyor bu virüs :) En sevdiğim kitapları biraz sınırlamak zorundayım :) Şu an aklıma gelen ilk Üç:Bulutların Arasında,Mış Gibi ve SerChe 

“Editör Yako”yu anlatırken Ankara’da sevdiğim okuma mekanları var demiştin; çok özel değilse nereler olduğunu sorabilir miyim?
Aslında benim okumak için özel bir mekana ihtiyacım yok bangır bangır müzik çalan bir barda da tuvalette de sokakta yürürkende okuyabilirim :) Ama Ankarada en sevdiğim mekanlar hala duruyorlarmı bilmiyorum ama Lise dönemimde Ezgi Cafe,Tenedos ve Bestekar sokakta ismini malesef hatırlayamadığım bir cafe vardı.O kadar zaman geçti ki hafızamın esiriyim şu an.

Bir gününüz nasıl geçiyor?
Sabah uyanır uyanmaz mutfaktayız! Radyo'yu açıyorum ilk olarak mütemadiyen Radyo 3 veya Voyage açılıyor.Kahvaltımızı hazırlıyoruz ardından biraz oyun uyku sonrasında park ve birlikte yapabileceğimiz işlerimizi hallediyoruz.Arkadaşlarımızla buluşuyoruz kimi zaman ve kapanış :) 

Bade’nin nasıl biri olması seni mutlu eder?
Kendini bilen,farkında olan,sevgi dolu ve mutlu biri olması sanırım.

Çalışma hayatına dönmeyi düşünüyor musun?
Evet düşünüyorum.

Anne adaylarına neler tavsiye edersin?
Kaliteli vakit geçirmelerini :) Hamilelikleri boyunca bol bol kitap okumalarını ve bebekleri için kıyafet vs dışında nefis bir kütüphane oluşturmalarını.

Katıldığın için çok teşekkürler. Badeliko’nun mis saçlarından öperim :)
Blogunda artık bizimde bir yerimiz olduğu için çok mutluyum nazik davetin için ben teşekkür ederim.

Güzel bir kütüphane tavsiyesine çokça katılıyorum. Odası, abajuru, kıyafeti derken kitaplara pek sıra gelmiyor ama bence çocuklar onlarla daha mutlu oluyor. Bir masal battaniyesinin üzerinde masal dinleyerek yani :)
Sevgili Sinem, iyi ki tanımışım seni ve tatlı Bade'yi... "Giydiranneeee"yi merakla takipteyim :)
Devamını oku »

7 Eylül 2014 Pazar

Mary Poppins :)

Mary Poppins demek BDK Banu demek :) İkisini ayrı düşünemiyorum :)
Sahi ben bu kitabı neden bu kadar geç okudum bilmiyorum.
Ama cidden her kitabın bir "zaman"ı oluyor.
Kütüphaneden aldığıma yine gıcık olduğum bir kitap oldu benim için. "Neden yanına notlar alamıyorum" diye hayıflandım.
Harika bir dadı Mary Poppins.

Sadece bir dadı mı söylemesi zor ama Elif'e böyle bir dadının bakmasını isterdim.
Kitaptaki hikayeye göre Elif sahiden de konuşuyor ve ben ona "agucuk bugucuk" diyorum.
Boşa değil zaten ona arada "Annecim biliyorum sen derdini anlatıyorsun ama ben anlamıyorum kuzum" demem :)
İki tane tatlı çocuk- Jane ve Michael- ile ikizlere dadılık yapmaya gelir Mary Poppins ama anneleri henüz dadı için ilan vermemiştir :)
İkizler bu maceraya pek dahil olamasalar da Jane ve Michael'ın yaşadıkları oldukça neşeli.
Bay Peruk ile kahkaha gazına yakalanmalarına o kadar çok güldüm ki... O an orada olmak ve sahiden o gazdan yutmak isterdim.
Sanırım birkaç kitap daha var bu tatlı dadıyla ilgili. Onları da hemen alıp okumak istiyorum.
Filmi de var galiba ama ben izlemedim.
Kitap her zaman tercihim oluyor.
Sahiden Banu, sen niye bu kadar çok sevmiştin Mary Poppins'i :)


Devamını oku »

5 Eylül 2014 Cuma

Güneşten Sarı Baldan Tatlı/ Kafrika'nın Gölgeleri Simla Sunay :)

Sanırım ilk defa zürafanın gözünden dinledim bir hikayeyi. Sadece bu özelliği bile yetmişti ilk kitabı sevmeme. Ama ne yazık ki kütüphanedendi ve çizemedim hiç. 2. kitap kütüphanemde zaten vardı çünkü ben o kitabın 2. kitap olduğunu bilmiyordum :) Şaşkınım diyorum da inanmıyorsunuz :)
Son zamanlarda okuduğum en en en içimi ısıtan hikayeydi diyebilirim.
Naz, Beyaz Yolu aramaktadır çünkü dev salyangozun peşindedir. Peki neden? Annesi, babası nerededir? Hikayenin başında ormanda karşılaştıkları zürafa ile birlikte eğlenceli bir yolculuğa çıkarlar. Bana nedense Naz zaman zaman Küçük Cadı Şeroks'u hatırlattı. (hazır 3. kitap da fırından yeni çıkmışken, belki bir özlemdir benimkisi)
Birinci kitap Beyaz Yola doğru uzanan macerayı; ikinci kitapsa beyaz yoldan eve dönüş yolunda yaşadıklarını anlatıyor. İlk kitap tatlı bir zürafanın dilinden -Uzunbal- 2. kitapsa hasır şapkalı Naz tarafından anlatılıyor. Arada araya S. de giriyor :) (Simla Sunay) Normalde yazarın müdahale ettiği hikayeleri pek sevmem bu kez bu özellik beni itmedi hatta zaman zaman sevimli geldi. Yazarın Çengelköy'de yaşayıp bolca Çengelköy salatalığı yediğini de söylemeden geçmeyeyim :)
Yol boyunca karşılarına çıkan değişik insanlar, farklı köyler ve inatçı hayvanlar hikayeye o kadar hoş bir macera katmış ki... Keşke daha da olsaydı dedim :)
"Ben onun yüksekten bakan gözleriyim;
O ise benim toprağa yakın perim." :)
"Naz 'Sana güveniyorum.' dedi. Güvenmek ne demekti? Emin değildim. Sanırım sırt sırta verip rahatça uyumaktı." :)
Naz'ın yol boyu karşılaştığı ona yemek verip yatacak yer sunan kişilere verdiği nane tohumları ise gerçekten çok güzel bir "teşekkür" hediyesi.
Simla Sunay'ı daha önce hiç okumamıştım; tarzını çok sevdim. (Sonra bir baktım ki daha önce okumuşum... neyim ben balık hafızalı falan mı :)
Yazarın Türkçe konusundaki hassasiyetini çok sevdim; anneme okutsam kesin "aferin" derdi; 41 yıllık öğretmen ya :)


Kim bilir belki ben de bir gün Uzunbal ile karşılaşırım. Hem bal "uzun" olur mu hiç :)
* Bizim Uzunbalımız için Elif teyzemize çoook teşekkürler :)

Devamını oku »

Hani Bazen ...

Hani bazen dalıııııp uzaaaaaaklara gidersin.
Nereye ve neden gittiğini bilmezsin.
Sonra gözlerini açtığında etrafında sevdiğin masal kahramanlarını bulursun. "Aaa neden geç kaldın?" der gibi bakarlar.
Sen de onlarla vakit geçirmeyi sevsen de "bir ara" dönmen gerektiğini bilirsin.
Tam zamanı kimse bilemez çünkü sen de bilmiyorsundur.
İşte olur bazen öyle :)
Bu ara her güne 1 kitap okuyup farklı dünyalara dalınca sanırım böyle oldum :)
Kitaplara çok dalınca geri dönmek zor oldu.
Bazen sorgularsın: kimim, neyim, niye varım, ne yapıyorum, nerdeyim.
Çoğu durumda cevapları aramayıp yoluma devam ettiğimde daha huzurlu oluyorum ben.
Çünkü tek bir cevap yok ve ben de bunu istemiyorum.
Sanırım herkesin bir kaçış limanı oluyor.
Benimki de kitaplar diye düşünüyorum, aklıma başka bir yer gelmiyor.
Uzun zamandır yetişkin kitabı da okumadım.. Bir ara okudum baktım ki hep bir hüzün var, vazgeçtim.
O yüzden de çocuk kitapları ennnn sevdiğim arkadaşlarım.
Daldan dala atlayayım da ağzımdaki baklayı çıkarayım: Gidenlere çok üzülüyorum ben.
Hani her daim gözü yaşlıyım ya...
İşte bu "gidenler" aklıma geldikçe daha da sulu çeşme oluyorum.
Haftaya muhtemel bir ayrılığımız olacak.
Onu nasıl atlatacağımı düşünüyorum.
Dünyanın sonu değil biliyorum.
Hayatıma girdiği için şükrediyor;onu tanıdığım için çok şanslı olduğumu hissediyorum.
Dile kolay 4 yıl olacak-tı...
Neyse bu konuyu burada kapatayım.
Şimdi yolda olup Adana'ya dönen kardeşimin neden gittiğini Elif'e uyandığında nasıl anlatacağımı düşüneyim. Ne de olsa herkesin "en cool auntie"si olmuyor...(Kırmızı ojelerini çok sevmişti Elif; ne yapsın anasında hiç görmeyince :)
Bu da benim çocukluğumun "babaannesi". Hep o getirirdi bunlardan bize. Sanırım bu "gidenlere" güzel bir görsel olacak.

Acaba bu yüzden mi hayatıma yeni insanları almaya korkuyorum da "yabaniyim ben" diyorum?
"Kalan" olmaya mı dayanamıyorum?
Devamını oku »

2 Eylül 2014 Salı

Anne(lik) Sohbetleri : Nilay & Ali İsmail :)

Geçenlerde aklıma geldi, "annelik sohbetleri"ni hep annelerle yapıyoruz. Acaba bir "anne adayı" neler hisseder/yer/içer merak ettim. (Sanki daha 5 ay önce ben de "anne adayı" değilmişim gibi)
Nilayla biz 7 sene aynı okulda 2 sene de aynı sınıfta okuduk ortaokul/lisede. Koridorda görüyordum onu kıpır kıpır heyecanlı bir kız ancak sohbet etmemiz ve aynı sırayı paylaşmamız sözel sınıfı seçmemizle oldu. Sınıf 9 kişilik olunca mareca da çok oluyor. Öğle aralarında otostop çekip üniversitenin oradaki kafetaryaya gitmeye çalışmalarımız apayrı bir yazı konusu mesela :) Bir de tarih dersinde ikimiz de soğuk algınlığına kapılmışken öğretmenin verdiği suda eriyen Tylol Hot'ı içip akşama kadar sırada uyuyakalışımız var... "Ne salakmışım" dediğim günlere "iyi ki nilayı tanımışım" dediğim an'lar ekleniyor. Ve şimdi o da bebeğine kavuşmak için günler sayıyor. Geri sayım başladı yani :)

Sevgili Nilo,
Annelik sohbetlerindeki ilk “anne adayı”sın :)  Öncelikle nasılsın ve hamileliğin nasıl geçiyor?
Annemi olacağım şimdi ben , hala inanamıyorum !!!
çok daha rahat bir hamile olacağımı sanıyordum ama biraz kaygılı ve ürkek çıktım ben, hele ilk aylarda...olumsuz fikirleri aklımdan çıkaramadım, ya bebeğime bir şey olursa diye çok kez ağladığımı bilirim. Neyse ki son aylarda bebeğin hareketlerini hissetmemle bu his bayağı bir kayboldu, çok rahat bir hamilelik geçiriyorum aslında en başta çalışmamak çok iyi geldi, 11 yıldır hiç öyle uzun bir tatil yapmamıştım, yılların yorgunluğunu atıyorum üzerimden, yediğim önümde yemediğim arkamda,  (kocam sağ olsun nefis yemekler yapıyor, yumurta kırmayı unuttum diyebilirim :) pek de ağırlaşmadığım için bol bol geziyorum , arkadaşlarla buluşuyorum, minik yolculuklara çıkıyorum, okuyorum , izliyorum...

Annelik maceran nasıl başladı?
Hep 28 yaşında evleneyim 30 yaşımda da anne olsam mis derdim, hatta Ocak ayında hamile kalıp Ekim de doğurmak istiyordum , yaz hamilesi olup efilefil elbiseler giyerim bebeğim de doğup 6. Ayını doldurunca şahane taze meyve sebzelerden yararlanırız diyordum ,öyle de oluyor galiba :)  Evrene doğru enerjiler yollamış olabilirim .Teyze olduktan sonra bu minik mucizelere karşı hevesim daha da arttı tabii, planlı ve çok isteyerek başladık bu maceraya diyebilirim.

Hamile olduğunu nerde/nasıl öğrendin? İlk tepkin ne oldu?
Hamile olduğumu öğrenme anımın ve kocama bunu söyleyişimin, nerede olacağımızın hatta ne  giyeceğimin bile yüzlerce versiyonunu geçirmiştim kafamdan , hiçbiri aslı gibi olmadı :) işim gereği şehir dışında en az 8 hafta geçirmek üzere valizimi hazırlıyordum ki ,içime bir kurt düştü, uçağa binmeden bir test yapayım dedim, ilk haftalarda uçak yolculuğu sakıncalı olabilir diye duymuştum. Evde de ben gidiyorum diye ufak bir uğurlama partisi hazırlığı yapılıyordu ,İstanbul’daki küçük ailemin tamamı bizim evdeydi, ; annem , minik yeğenim , abim , ablam, eniştem, kocam ...o hengamede testi yaptım ve sonuç 2 çizgi, uzun süre bakakaldım, sonra sessizce kocamı çağırıp bir test daha almasını söyledim ikimiz de inanamadık, 2. Testi aldı , yaptım o da 2 çizgi , hala şoktayız öyle şapşal şapşal ve sessizce banyoda birbirimize sarıldık, sonra ev ahalisine söylemeden kan testi yaptırmaya gittim bir bahane bulup , sonra akşam yemeğinde açıkladık herkese , annemin ağlayışını unutamam, çok acayip bir andı..

Bebekli hayata dair zihninde nasıl bir tablo var?
Hayatımızın miladı olacak kesin. Hiçbir şey eskisi gibi kalmayacak , biliyorum. Düşündükçe heyecandan kalp atışlarım hızlanıyor. Odasına bakıp onun gülüşünü, yatışını hayal ediyorum, uyurken bile onu özleyeceğimi...Tablonun tamamı toz pembe değil tabii; bazen oğlumu kucağımda bile doğru düzgün tutamazmışım gibi geliyor, banyosunu yaptırmak , gazını çıkarmak , ya sütüm yeterince gelmezse ya hasta olursa... koşarak uzaklaşmak istediğim anlarım da oluyor. Sonra da o benim canım, tabi ki ona çok güzel bakacağım , onu o kadar çok seveceğim ki hiçbir şey zor gelmeyecek, ikimiz de birbirimizle yaşamaya alışacağız , birbirimizi anlayacağız diyorum.

Annelik sohbetlerini okuyunca gözün biraz korktu mu yoksa? :)
Çevremde çok da tesadüfü bir şekilde hamilelik dönemini birbirimize yakın zamanlarda yaşadığımız, benden önce doğum yapıp tecrübelerinden yararlanacağım çok arkadaşım  var, ve tabi senin bloğundan ve de başka yerlerden okuduğum sohbetler, deneyimler.. Genel olarak gözüm fena halde korkuyor, belli ki hiç kolay günler beni beklemiyor, çok bocalayacağımı tahmin ediyorum, görüyorum ki inanılmaz bir enerji gerekiyor , aynı zamanda çok düzenli ve programlı olmalı , düzeni rutini oturtmak şart, sonrası geliyor galiba , öyle savunmasız ve masumlar ki bebişler doğumlarından hatta anne karnından itibaren senin ona karşı tüm hislerin ve davranışın onun hayatının çatısını oluşturuyor , sorumluluk çok büyük, onu kötü etkileyebilecek bir şeyi bilmeden yapmaktan korkuyorum en çok.

Hamilelik, bebek bakımı hakkında hangi kitapları okudun/sevdin?
En çok  da canım arkadaşım, senin tavsiye ettiğin kitaplar başucumdan ayrılmadılar, atlamadan sana teşekkürü bir borç bilirim,  Bebek Bakımında Mucize Çözümler, Bebeğinizin İlk Yılında Sizi Neler Bekler? , İçgüdüsel Doğum , Anne ve Bebek  Bakımı ve Mahallenin En Mutlu Bebeği  en yararlandıklarım, belli ki Ali İsmail doğunca da  bolca karıştıracağım kitapları .

Hamileliğin boyunca spor yaptın mı?
Yoga yapmayı çok istemiştim ama hamileliğim ilk haftalarında doktorumdan izin çıkmadı ,sonra da geç kalmıştım, yoga hep aklımda kalacak.. En çok  yapabildiğim  güzel şey ,spor denilirse, yürüyüş diyebilirim, saatlerce yorulmadan yürüdüm, bir de yazın  bol bol yüzdüm denizde.

Ali İsmail’i ilk ne zaman hissettin? İçinde kelebekler uçtu mu :)
Ali İsmail’i ilk 17. Haftamda hissetmiştim, hiç unutmuyorum kelebek uçuşması gibi içimde pır pır eden bir şey var gibi değil de bebeğim takla atıyordu resmen, bir yerde okumuştum ‘’bebeğinizin hareketlerini ilk hissettiğiniz anın üzerine 21 hafta ekleyin , genelde bebekler o zaman doğar ‘’ diye , Bakalım o hesaba göre 30 eylül ‘de gelecek oğluş :)

İlk günlerde yanında birileri olacak mı?
En az kırkımız çıkana kadar annem yanımızda olacak , 2 aydan daha fazla kalmasını isteyemeyeceğim maalesef , sonra başımızın çaresine bakacağız , bakalım bizi nasıl günler bekleyecek ?

Sence Ali İsmail nasıl bir bebek olacak?
Ali İsmail’in  nasıl biri olacağını tabi ki çok merak ediyorum, kime benzeyecek , hangi huyları kimi hatırlatacak ? Şu ana kadar ultrasonda bir tane bile fotoğrafı yokken tipini de tahmin edemiyorum.Hamileliğim pek de sıkıntılı geçmedi genel de gezdim , eğlendim, onunla hep konuştum , güzel müzikler dinledik, iyi filmler izledik beraber, anne karnındaki zamanların etkisi sahiden olursa mutlu bir bebek olacak diye umuyorum, babası da ben de ailelerimizden öğrendiğimiz kadarıyla pek sorunlu bebekler değilmişiz, genlerinde de husursuzluk pek yok dersek sakin bir tontini bizi bekliyor olabilir...ne diyeyim iyi şeyler düşünüyorum ki iyi şeyler olsun, yoksa bunların hepsi büyük bir muamma !

Doğum çantan hazır mı?
Hazırlıklar neredeyse tamam gibi , etrafımdaki anne adayları pıtır pıtır doğururken onlardan etkilenip erken bitirdim hazırlıkları galiba , hastane çantası da odası da hazır Alişimin :)

Zihninde nasıl bir doğum an’ı var?
Bu ara gündemim oğluşun pozisyonu şimdilik kafası yukarda, makat geliş olabilir böyle giderse, sezeryan fikrine alıştırmaya çalışıyorum kendimi, içimden hep normal doğumla doğurmak geliyor ama , sonuç olarak o nasıl ve ne zaman isterse öyle gelecek aramıza, seçimi oğluma bıraktım, yalnız arada onu kandırmaya çalışıyorum, bak oğlum diyorum baş aşağı dönersen oradaki yerin daha rahat olacak , çok eğleneceksin öyle durunca diyorum ama bakalım :) Doğum anı korkularım başlamadı  henüz, hep güzel şeyler geliyor aklıma, buluşma anımız, onun kucağıma verilişi... zihnim doğum anını atlayıp kavuşma anımıza geliyor hep.

Peki sen anne olmayı düşünenlere/planlayanlara neler tavsiye edersin?
İlk öğrendiğim andan itibaren hayatım değişti, vücudum artık sadece bana ait değil, sırf bu fikir bile çok acayip , her hareketinizde eğilip , kalkmalarınızda , ağlayıp gülmenizde içinizdeki canlıyı da düşünüyorsunuz, büyük bir sorumluluğun altına giriyorsunuz, bunun bilincine ve kararına varmak mühim bence, hemen hayatınızda sizi üzen şeyleri çıkarın derim, sizi yoranlardan uzaklaşın, anne olunca özleyeceğiniz şeylere vakit ayırmalı sanki bir de, daha fazla uyuyarak bayağı iyi bir şey yapılabilinir mesela,  ilk zamanlarda hele hiç zaman olmaz gibi geldiğinden bol bol bebek bakımıyla ilgili kitaplar, yazılar okumalı, listeler hazırlanmalı, neler gaz yapar, neler sütü artırır  vb? bir de tabi en önemlisi her anın tadını çıkarmalı , annelerin en çok özlediği şey araştırmalara göre hamilelik anıymış, kıymetini bilelim  a dostlar!!Herkese mutlu günler :) 

Nilay'in bende yeri apayrıdır; 7 yıllık ortaokul/lise hayatımda görüşmeye devam ettiğim ve bunu "facebook" olmadan yaptığım tek insan :) "Rüzgarla konuşan tay"dı okuldayken tiyatroya gidiyor ve aynı zamanda İstanbul'da okuyabilmek için harıl harıl çalışıyordu. Şimdilerde en çok izlenen tv dizilerinin ve filmlerin yönetmen yardımcısı. Set aralarında konuşmaya çalıştıkça, bazen "nasılsın" demeyi bile unuttukça ama çokça "kardeşlik" dolu bir arkadaşlık bizimkisi.
Ali İsmail sağlıkla gelsin inşallah... Katıldığın için yeniden teşekkürler.(kim bilir belki doğumdan sonra tekrarlarız bu sohbeti :)
Devamını oku »