Hayalimdeki işin bir adı yok, önce oradan başlamalıyım. Adı ne bir doktor ne bir öğretmen ne de son zamanlarda duyduğum havalı meslek adlarından. Hiçbiri değil.
Hazır işyerinde sıkılıp bunalmışken hayallerime dalayım istedim; yanında da güzel bir tarçınlı salep olsun o zaman en iç ısıtanından. (onu da bayağıdır içemiyorum migrenimi tetikliyor diye; hayalde o da olsun yani :)
Hayalimdeki işyerinde patron, işçi, işveren, maaş günü vs. yok. Dükkan bizim dükkan yani :)
Bu arada minik bir parantez açıp küçükken kurduğum hayaller arasında bol renkli, silgi kokulu, bazı rafları tozlu bir kırtasiye dükkanım olması da vardı. Hayır neden tozlu bilmiyorum. O da içimdeki pis kızın bir eseri olabilir. İnsanlar şöyle tertemiz pırıl pırıl yerler hayal eder ya. Benimkinde yaşanmışlık var tabii diyerek kandırayım kendimi.
Geleyim şimdiki hayallerime.
Dükkan dedim ama illa fiziksel bir yerin olması da gerekmiyor, ben gerekirse evden de çalışırım ya da aslında mekansız da olabilirim.
Yeter ki...
Yeter ki denizi göreyim.
İşte hayalimdeki işyeriyle ilgili ilk tasvirim bu. Mutlaka ama mutlaka denizi görmeli, arada kokusunu almalıyım; yani öyle tee uzaklardan gibi değil de elimi uzatsam dokunacak kadar yakın olsun. Yoksa yıllardır çalıştığım yerlere astığım deniz manzaraları da bana yeter-di, uzaktan...
İçinde mutlaka ara ara kahve kurabiye, ara ara ıhlamur vb. kokular olmalı. Boş mideyle çalışamam ama değil mi :)
İçinde zorunluluk gerektiren bir şey olmamalı. İçimden ne geliyorsa benim bereketim kısmetim de o olmalı.
Kafamı dank ettirecek sorular soran birileriyle tanışmalı, sohbet etmeliyim. Ki bu nasıl olacak acaba? Ben bu kadar yabani iken? Oradan bakınca nasıl görünüyorum bilmiyorum sevgili okur ama ben öyle hemen kaynaşamam. Kedi gibiyim herhalde önce biraz yaklaşıp koklamam lazım :) Bu dank ettiren sorular da artık yetişkinlerden değil de çocuklardan geldiğine göre mümkünse şımarık olmayan tüm çocukları bağrıma basabilirim. (öyle şartım var, hayal olunca yaz yazabildiğini...)
Peki ne yapmalıyım/yapabilirim?
Yazabilirim mesela. İlla bir kitap olması gerekmiyor. Yazınca çok mutlu olduğuma göre ne yazdığımı ve bu yazıları kimlerin okuyacağını hiç önemsemeden yazabilirim.
Kitap okuyabilirim. Arada sıkılıp başka kitaplara da bakış fırlatabilirim ama sevdiğim çocuk kitaplarını hiç sıkılmadan okuyup oradaki karakterlerle arkadaş olabilirim.
Çizebilirim diyeceğim ama hayal de olsa bir sınırı olmalı insanın değil mi? O yüzden çizmeye çalışabilirim denebilir.
Vaktimi ne yaparsam yapayım dolu dolu geçirip mutluluktan uçabilirim.
Her günün sonunda tüm bu nimetler için şükredip
iyi ki sevmediğim bir işim varmış da onun sayesinde bu hayallerime kavuştum diyebilirim.
Fotoğraf çekebilirim. Burada her ne kadar pek paylaşmamış olsam da kendi halinde güzel bir makinem var benim ki bir süredir sahiden tozlu,pek yüzüne bakmadım. Onunla yine yeniden kaynaştığımızda belki burada da güzel şeyler paylaşırım.
İnsanlara mektup yazabilirim. Hiç tanımadığım insanlara sırf bir şeyleri paylaşmak için "nasılsın" diyebilirim.
Bir dolu uydurma ama pratik tarif deneyebilirim. Tabii önce bu tarifleri test etmem gerekebilir :)
Sahile zaten yakın olacağım için topladığım taş, çakıl, deniz kabuğunu renklendirip eğlendirebilirim.
Aslında yazdıkça ne kadar çok şeyi yapabileceğimi ve yapmak istediğimi gördüm.
Zaten hayal bu ya paraya da ihtiyacım olmayacakmış;
alışverişlerde takas dönemi başlamış!!!
Evet bugün ağzımdan bal damlıyor sevgili okur.
Ben de denizin içinde kitap okumak istiyorum diyorsan
bana katılabilirsin :)
Sahi senin var mı iş ile ilgili hayallerin? Yoksa sen zaten
sevdiğin işi mi yapıyorsun ya da işini severek mi yapıyorsun? Kıskanırım bak :) Yok yok şaka, sevinirim senin adına :)
Hem kim bilir belki çok da uzak değildir benim hayallerim?
Kim bilir?